
GELECEĞİ KOKLAMAK
Geçmişin kokuları hafızamızda yankılanır; peki ya geleceğin kokuları? Henüz yaşanmamış anların kokusunu hissedebilir miyiz?
Geçmişin kokuları hafızamızda yankılanır; peki ya geleceğin kokuları? Henüz yaşanmamış anların kokusunu hissedebilir miyiz?
Eğer edebiyat tutkunuysanız kitap kokusunun neye benzediğini bilirsiniz. Hatta eski bir kitapla yeni alınmış bir kitabın kokularının farklı olduğunu da bilirsiniz. Çalışkan bir öğrencilik hayatınız olduysa kalem kutularının kurşun kalem ve silgi karışımı bir kokusu olduğunu hatırlarsınız. Büyükannenizi ziyarete gittiğinizde sizi vanilya, tarçın ve tereyağı gibi kokular karşılamıştır büyük ihtimalle. Çocukluğunuz seksenler ya da doksanlarda geçtiyse muhtemelen pazar sabahlarını kahve ve gazete kağıdı kokusu, akşamüzerlerini ise beyaz sabun kokusuyla hatırlıyorsunuzdur.
Mevsimin ruhu sizin ruhunuzu sarmalıyor mu? Yoksa siz başka yeryüzü başka telden mi çalıyor? Asi bir ruha sahip olmak elbette çekicidir ama dünyanın saatiyle savaşmak da bir o kadar yorucu olabilir. İçinde olduğunuz zamana, anlara, yağmura ya da güneşe, arsızca patlayıveren bahar dallarına ya da usul usul dökülen kar tanelerine yani evrenin döngüsüne uyumlanmak huzur, keyif ve konfora açılan kapı olabilir.
Tarihin neredeyse en eski yazıtlarında adı geçen, sihirli iksirlerden şifalı tariflere kadar pek çok alanda kullanıldığı söylenen, üzerlerine tezler yazılmış iki ağaç var ki özlerinden yayılan kokularla bugün hala parfüm endüstrisinin gözbebeği olmaya devam ediyorlar.
“Home” ve “Office” kelimeleri bir zamanlar yalnızca iki farklı mekândan bahsediyorsak aynı cümlede kullanılırdı. Ama evden çalışmak artık bir çoğumuzun hayatının gerçeği. Peki bir zamanlar hayatımızın en mahrem alanı olan ve sıcaklığı, rahatlığı, kendimiz olmayı temsil eden sığınaklarımızı aynı zamanda ofis olarak kullanmaya alışabildik mi? Yoksa başa çıkılması gereken bir zorluğun üstesinden gelmemizi sağlayacak kadar ufak bir iki dokunuşla mı yetindik?
Özel bir gece… Özel bir insanla buluşacaksınız ve çok heyecanlısınız. Karşı tarafta “dünyanın en iyi müzisyenlerinin bile ifade etmekte kifayetsiz kaldığı o hissi” uyandırmak zannettiğiniz kadar zor olmayabilir. Keşke ‘sadece bir bakış yeter’ diyebilseydik ama tüm gezegenlerin hizalandığı büyülü bir an yaşanmıyorsa biraz çaba sarf etmeniz gerekecektir. Gelin “biraz çaba” derken tam olarak neyi kast ettiğimizi açalım.
Uzun, sağlıklı ve dengeli bir hayat nasıl yaşanır sorusuna cevap bulmak için genellikle yüzümüzü doğuya döneriz. Bunun en büyük sebeplerinden biri halkının uzun ömürlü olmasıyla tanınan Japonya’dır.